SEYYİD HÜSEYİN İLE SEYYİD HASAN’IN (BUDO) HIZIR BULUŞMASI
Seyyid Ali Kal Tekkesi’nin dördüncü kuşak torunlarından ve aynı zamanda postnişi
yani piri olan Seyyid Hüseyin ile aynı ocağın beşinci kuşak torunlarından Seyyid Hasan’ın (Budo) Hızır ile buluşması vardır. Budo tekkeye gelir. İki üç yıl arsı bir müddet tekkede kalır. Gayesi, tekkesine hizmet etmek ve Seyyid Hüseyin’den nasiplenmekmiş. Hızır cemin yapılacağı günlere yakın bir Kış günü, Seyyid Hüseyin der ki: Budo bugün bir boz atlı gelir. O Hızır’dır. O anda komün kapısı benim üzerimde kapanır ve ben içerde kalırım, sen görürsün, gördüğün anda ne isterse vardır de, diye tembih eder. Birlikte hayvan barınağı olan koma giderler. Fırtınalı bir hava varmış. Otu dışarıda serip hayvanları bırakırlar. Seyyid Hüseyin ve Budo birlikte hayvan barınağını süpürürler. Seyyid Hüseyin, süpürdükleri gübreyi sepete doldurup Budo’nun sırtına kaldırır ve götürüp dışarıya dökmesini ister. Budo sırtındaki sepetle yol alır. Beş on adım ilerleyince Boz Atlı Hızır’ın geldiğini görür. O anda bağırır, Hızır geldi geldi der. Seyyid Hüseyin sesi duyar duymaz hemen dışarı çıkmak isterken komün kapısı hemen kapanır ve içerde kalır. Budo atın geminde tutar. Hızır sorar, ot, saman, arpa var mıdır? Der. Budo da evet vardır, buyrum atını çek koma der. Hızır komun kapısı alçaktır, benim atım içeri girmez der ve atını sürer. O anda Budo’nun elinden gem kurtulur yana savrulurken, atın dönüşünden faydalanarak kuyruğuna el atar ve tutunur. Epey yer o hızla birlikte gider ve düşünce üç beş tane kıl Budo’nun elinde kalır. Hızır uzaklaşınca kapı açılır, Seyyid Hüseyin dışarı çıkar. Ahu figan ederek hayvanların arasına dadanır. Hak aşkıyla Hızır için Üç beş kurban keser. Çevredeki halk duyunca akın akın gelir. Seyyid Hüseyin’in elindeki bıçağı alarak, daha fazlasını kesmesini önlerler. Haber duyulunca, her taraftan insanlar gelir, cemler birlenir, Hak aşkıyla ibadetler yapılır. Budo aldığı kılları Seyyid Hüseyin’le bölüşür. Sanırım bu kıllar halen muhafaza edilmektedir.
Ayrıcı Budo’nun Hızırla bir buluşması daha vardır. Karer’in Sütlüce Köyü’nden bir öküze yüklediği bir çarik buğdayı, kendi köyü olan Soğukpınar’a (Kamışan) götürmek için yola çıkar. Kahraman ve Bekan Mezralarından Göynük Yaylası istikametine giden yolu takiben, yaylayı geçtikten sonra Levent Deresi’nden Sıncan düzlüğüne çıkan yokuşun bitiminde, öküz yorulduğu için yere çömelir ve yükünü devirir. Öküzün yükü sekiz teneke olduğu için, takriben 120 kg civarındaymış. Yalnız başına yükleyecek durumda değilmiş. Kara kara düşünürken, bir yaşlı amca yanına gelir. Niçin beklediğini sorar. Budo, öküzün yorgunluktan dolayı yükünü devirdiğini ve yalnız başına yükleyemediğini anlatır. Amca derki: Gel bu yükü benim sırtıma kaldır, birlikte yükleyelim der. Budo, sen taşıyamazsın, yük ağırdır der. Gel gel bir bakalım der ve yükün önünde diz çöker. Budo, yükü yaşlının sırtına verir ve yaşlı, öküze hemen yanaşır, buğday yükünü öküzün sırtına yükler ve derki geç diğer tarafa birlikte düzeltelim. Budo karşı tarafa geçer, yükü düzeltir ve tekrar yaşlının tarafına dününce yaşlının olmadığını görür. O zaman o yaşlının Hızır olduğunu anlar. Bu buluşmayı da bizzat kendisinden duydum.
Gerçek adı Seyyid Hasan olan bu zat, Hak ile hak olduğu için, Budo lakabı halk tarafından verilmiştir. Ve herkes Budo olarak tanır.
HASAN SEVİN